Erkek çocuğun ilk aylarda kendisini annesi ile bir-kişi (bebek kişiyi de bilmeyeceğinden şey gibi diyelim) gibi zannettiğini düşünelim.
Yani bebek kendisi ve annesini ayrı ayrı algılamaz ikisini bir bütün olarak algılar.
Bu durumda çocuk kendinin “erkek” olduğunu fark-etmeye başladığında annesi gibi olamayacağını da anlamaya başlar.
Bildiğiniz gibi vücuda giren zehrin vücuttan atılmasına zehirsizleştirme süreci deniyor (detoksifikasyon)
Erkek çocuk annesinin kendi içindeki dişi varlığını vücudundan atmaya çalışacaktır.
Kız çocuk için böyle bir “zehirsizleştirme” sürecine ihtiyaç duyulmayacaktır.
Onlar annelerinin dişi kimliğini kendi içlerinde devam ettireceklerdir. O kimlikten “kurtulmalarına” gerek yoktur.
Bu yüzden kadınların homoseksüelliği erkeklerinki kadar nahoş- kötü görünmüyor olmalı.
Şöyle bir fikir ileri sürmek bilmem ne kadar doğru olacak?
Erkek çocuk annesinin dişi yanını kendi içinden “kovsa da” bilinç dışında izole bir şekilde sembolik bir “dişi” miras kalıyor.
Öyleyse bir sevgili arayan erkek dış dünyada kendi içinde sembolize ettiği, bu dişiyi de arıyor.
Dişi de kendi içindeki erkeği.
Halk arasında kadın ve erkeği elmanın yarısı gibi görmenin bu nedenden kaynaklandığını düşünüyorum.
Dolayısıyla iki aşık bir araya geldiğinde gerçekten inandırıcı bir şekilde kendilerini “bir kişi” gibi hissedebileceklerdir.
Çünkü erkek dış dünyada bulduğu kadını zaten iç dünyasında var olan sembolik kadınla birbirine monte eder. Kadın da içinde dış dünyada bulduğu erkeği kendi iç dünyasındaki erkek imajı veya erkek sembolü ile monte eder.
Aynı annemizle bir olduğumuz o saltanat günlerindeki gibi
NAPSTERLLEARd
psikiyatri uzmanı